Evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin, teorisinde bir cinsin üyelerinin -özellikle de erkeklerin- diğer cinsi hâkimiyetleri altına almak için mücadele verdiklerini iddia ediyordu.(1) Bunu kendince kadınlara uyarlayan Darwin son derece garip görüşlere sahipti.
Charles Darwin başta olmak üzere pek çok Darwinist, kendilerince kadınların evrimleşemedikleri için hem biyolojik hem de zihinsel olarak erkeklerden aşağı oldukları gibi akıl almaz bir düşünceye inanmaktadır.(2)
“… Şiir, resim, yontu, müzik, (gerek beste, gerek seslendirme), tarih, bilim ve felsefede en ünlü erkeklerin ve kadınların birer düzine ad içeren listeleri çıkarılırsa, bu listeler karşılaştırma götürmez.
…erkekler birçok konuda kadınlardan kesinlikle üstünse, erkekteki ortalama zihni gücün kadınınkinden yüksek olması gerektiği sonucunu da çıkarabiliriz.” (3)
Darwin’in bu garip görüşleri aslında onun kadınlara karşı kişisel yaklaşımından da anlaşılmaktaydı. Darwin kadının evlilikteki rolünü şöyle tarif etmiştir:
“Devamlı arkadaşlık (yaşlılıkta bile süren bir arkadaşlık), sizinle ilgilenecek biri –bir köpekten daha iyi oyalayabilecek- ev ve evin sorumluluklarını alacak biri…” (4)
Görüldüğü gibi Darwin aile kurumuna ve kadınlara tam bir materyalist gözle bakmaktadır. Bu bakış açısında sevgiden, saygıdan, bağlılıktan, şefkat ve merhametten bahsetmek elbette ki mümkün değildir.
Darwin’i izleyen pek çok evrimci, kendilerince kadınların biyolojik ve zihinsel yönden erkeklerden daha aşağı olduğunu iddia etmeyi sürdürmüştür.
Örneğin Geneva Üniversitesi’nde doğa tarihi profesörü olan evrimci ve materyalist Carl Vogt’un kadınlara karşı küçümseyici fikirleri şöyledir
“İnsanların dişileri, erkeklerden çok aşağı, hayvan türlerine daha yakındır. Bu nedenle eğer standart olarak kendimize bir kadını alacak olsaydık, daha çok maymun benzeri özelliğe rastlardık.”
Yine bir evrimci olan Elaine Morgan da kitabında, Darwin’in erkekleri, “kadınların niçin bariz bir şekilde aşağılık ve daha alt tabakada olduklarının sebepleri üzerinde çalışmaya motive ettiğini” belirtecek kadar ileri gitmiştir.(5)
Hatta bazı evrimcilere göre erkekler ile kadınlar arasında var olduğunu iddia ettikleri sözde zihinsel fark o kadar önemli boyutlardadır ki, kadın ve erkek iki ayrı tür gibi sınıflandırılmıştır:
Evrimcilere göre erkekler homo frontalis, kadınlar homo parietalis‘tir.(6)
Paris’te Tıp Fakültesi’nden evrimci fizikçi Paul Broca ise özellikle erkekler ve kadınlar arasındaki akıl ve beyin hacimleri ölçümleriyle ilgilenmişti.
Kadın beyninin yapısal olarak daha küçük olan hacmini, kendince kadınların “akıl olarak aşağı olmasına” bağlamıştı.
Darwin’in takipçilerinden evrimci sosyal psikolog Gustave Le Bon ise (1841-1931) kadınlar hakkında şöyle yazmıştı:
“Kadınların beyinleri erkeklerden çok gorillerin beyinlerine yakındır. Kadınlardaki aşağı ırk olma o kadar belirgindir ki, hiç kimse doğruluğu hakkında bir an bile tartışmaz; yalnızca derecesi tartışmaya değer… Kadınlar insan evriminin en aşağı formunu temsil ederler ve yetişkinlerden ve medeni erkeklerden çok çocuklara ve vahşilere daha yakındırlar. Vefasızlıkta, tutarsızlıkta, düşünce ve mantık eksikliğinde ve sebep yetersizliğinde üstündürler. Hiç şüphesiz ortalama bir erkekten daha üstün olan kadınlar mevcuttur, ama bunlar doğuştan çirkin olan istisna şeylerdirler. Örneğin iki kafalı bir goril gibi; sonuç olarak onları tamamen göz ardı edebiliriz.” (7)
Bu birkaç alıntıda gördüğümüz gibi birçok Darwinist açıkça kadın düşmanıdır. Kendilerince kadınları hem aşağı ve geri bir tür olarak görmekte hem küçümsemekte hem de onlara karşı ayrımcı ve baskıcı yöntemler kullanmaktadırlar.
Elbette ki evrimcilerin kadınlar hakkındaki sapkın düşüncelerinde hiçbir doğruluk payı yoktur. Bugün kadınlar, mühendislikte, tıpta, askerlikte, sanat ve müzikte hatta sporda erkeklerin yaptığı işleri başarı ile yapabilmektedirler.
Marie Currie, Maria Callas, Georgia O’Keeffe, Charlotte Bronte, George Sand, Elizabeth H. Blackburn gibi her biri kendi alanında büyük başarılara imza atmış olan pek çok kadın vardır. Darwinistlerin iddialarının akıl dışılığını göstermek için bu birkaç örnek bile yeterlidir.
Evrimcilerin kadınları aşağılayan tutumları Kuran ahlakı ile de taban tabana zıttır. Allah, Kuran’da kadınlara karşı son derece şefkatli, saygılı ve koruyucu davranılmasını emretmiştir.
Bunun yanı sıra Allah, Hz. Meryem ve Firavun’un karısı gibi üstün ahlaka sahip kadınları örnek göstermiştir. Allah Katında üstünlük insanların ırklarına, cinsiyetlerine veya mevkilerine göre değil, Allah’a olan yakınlık ve iman güçlerine göredir. Allah Kuran’ın birçok ayetinde tüm iman edenlerin, kadın-erkek ayrımı olmaksızın yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak alacaklarını şöyle haber vermiştir:
“Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevap verdi: “Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam…” (Al-i İmran Suresi, 195)
“Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ‘çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.” (Nisa Suresi, 124)
Her türlü ırk ve cinsiyet ayrımını meşru gören faşizm, Darwinizm gibi sapkın ideolojilerin tam tersine Kuran’da güzel bir ahlak görürüz. Örneğin Darwinistler kadınları hak etmedikleri şekilde ilkel canlılara benzetirler ancak Allah Hz. Meryem (as)’ı güzel bir bitkiye benzetmiştir. Al-i İmran Suresi’nde şöyle buyurulur:
“Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu (Hz Meryem (as)’ı) güzel bir bitki gibi yetiştirdi.” (Al-i İmran Suresi, 37)
Kadınların Allah rızası için yüceltilmesi, korunması ve onlara gereken değerin verilmesi her Müslümanın sorumluluğundadır. İman edenlerin yapması gereken, Yüce Allah’ın Kuran’da tarif ettiği gibi, kadınlara karşı sahiplenici, koruyucu tavırlar göstermek ve onlar için hak ettikleri sevgi ve saygı ortamını oluşturmaktır.
Tüm dünya kadınlarının özlemini duyduğu huzur ortamı, yalnızca Kuran ahlakının yaşanmasıyla mümkün olacaktır.
Yazar / Kübra Güzelcan Psikolog / Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü
Referanslar:
1- Charles Darwin, The Origin of Species by Means of Natural Selection , New York: D. Appleton and Company, 1859 (1897 baskısı), s.108
2- Charles Darwin, The Descent of Man and Selection in Relation to Sex, New York: D. Appleton and Company, 1896, s.563-564
3- Charles Darwin, Seksüel Seçme, Onur yayınları, Nisan 1977, Birinci Baskı, Çeviren: Öner Ünalan, s. 465
4- Charles Darwin, The Autobiography of Charles Darwin 1809-1882 (Ed. by Nora Barlow), New York: W. W. Norton & Company, Inc., 1958, s. 232-233
5- EIaine Morgan, The Descent of Woman, New York: Stein and Day, 1972, s.1
6- Rosaleen Love, “Darwinism and Feminism: The ‘Women Quesfion’ in the Life and Work of Olive Schreinr and Charlotte Perkins Gilman” in David Oldroyd and Ian Langham (Eds.), The Wider Domain of Evolutionary Thought (Holland: D. Reidel, 1983), 113-131.
7-Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, New York: W. W. Norton & Company, 1981,s.104,105
Bu blog dawa jenjel üçin açylýar
Bilim,
Khanture
tarapyndan
21-06-2022, 21:07